MHP’de genel başkanlık yarışının en güçlü adayı Sinan Oğan, bugün resmen adaylığını açıkladı.

Oğan, basın toplantısının yapılacağı salona gelmeden önce Başbuğ Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaret etti. Sinan Oğan salona, Başbuğ Alparslan Türkeş’in kızı Çağrı Türkeş ile birlikte girdi. Ayrıca Oğan’ın adaylığını açıkladığı kürsüde Suriye Türkmen bayrağı büyük dikkat çekti. Basın mensuplarının ilgi gösterdiği toplantı, sadece basına açık olmasına rağmen sevenleri de Oğan’ı yalnız bırakmadı.

İşte Oğan’ın basın açıklamasının tam metni…

“Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Değerli basın mensupları,

Basın toplantımıza katılan siz tüm arkadaşlarımı sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Öncelikle basın toplantımızın partimize, yüce Türk milletine hayırlar getirmesini Cenab-ı Hak’tan diliyorum.

Sözlerimin başında Dünyanın birçok coğrafyasında zulme uğrayan Türk ve Müslüman kardeşlerimize huzur ve refah dolu günler diliyorum. Özellikle son günlerde emperyalist güçlerin Suriye’de Bayır-Bucak Türkmenlerine yaptığı katliamı lanetliyorum. Bu katliama bir an evvel son verilmesini diliyorum.

Saygıdeğer Basın Mensupları,

Aziz milletimizin iradesinin tecelli ettiği 1 Kasım seçimleri, biz Milliyetçi Hareket camiasına oldukça önemli mesajlar vermiştir.

Sayın Genel Başkanımızın izahta güçlük çektiğimiz politikaları sonucu MHP, 7 Haziran sonuçlarına göre her dört seçmeninden birinin oyunu kaybetmiştir.

Kazandığı milletvekili sayısının yarısını kaybederek Türkiye Büyük Millet Meclisinde en küçük parti grubu olmuştur.

Daha da acısı PKK terör örgütünün meclisteki siyasi uzantılarının bile gerisine düşmüştür.

Partimizi açısında ortaya çıkan bu kötü tablo için, AKP’nin seçim boyunca geliştirdiği demokrasi ile bağdaşmayan uygulamalarının arkasına sığınamayız. Yaşanan sözde “sosyal çürümüşlükten” bahsederek suçu aziz milletimizde bulamayız. Seçimlere hangi şart altında girmiş olursak olalım başarmak ve milletimizi bu zor durumdan çekip çıkarmak seçimlere giren her siyasi partinin özellikle de MHP’nin boynunun borcudur.

Diğer taraftan 1 Kasım’da hiçbir ilde birinci olamayan, MHP giderek tüm Türkiye’yi temsil eden bir parti olmaktan uzaklaşıp belirli bölgelere sıkışan bir parti görünümüne bürünmektedir. Bu yanlış gidişata son verip MHP’yi Türkiye’nin her bölgesinde mevcut kılmalı ve her şehrinden yeterince milletvekili çıkaracak bir konuma yükseltmeliyiz. MHP’nin bu konuma yükseltilmesi hem de bölücülüğe vurulacak en ağır darbe olacaktır.

MHP, bazı insanların şahsi menfaatleri ve hevesleri için ikbal ve ikmal davası değil; Allah’ın rızasının arzulandığı, Yüce Türk Milletine hizmet ve mukaddesatımıza sahip çıkma davasıdır.

MHP, açıkları kapatan siyasi bir yama değil; adı anıldığında dar günlerde umudu çağrıştıran, yarım asırlık fedakârlığın ifadesidir.

Bu kutlu dava, omuzları yükü taşımayacak kadar yorgun ve siyaseten yıpranmış olanların, vakit geçirme yeri ve de yetkilerini nüfuz ticaretine dönüştürenlerin uğrak mekanı değildir.

Bir kutlu hareketin siyasal çatısı olarak MHP Korku ve hezeyanlarla yönetilemez. Mazeretler üretip, geçmişten bugüne, kendileri dışında herkesi suçlu, işbirlikçi, hain ve potansiyel tehdit gibi göstermeye çalışarak paranoya yaşayanlar, dün “ajan” diye yaftaladıklarının yüzüne bakarken sıkılmayanlar, “En büyük eksiğimiz, hala birbirimizi yeterince sevememiş olmamızdır” sözünden ders çıkartmalıdırlar.

Ülkücüler, bayrak yarışını farklı kulvarda değil, aynı kulvarda yoğrulduğunda bayrağı ülküdaşına devredecek şekilde yapar. Bu sebeple Genel Merkezimize ve Sayın Genel Başkana çağrımdır. Lütfen Ülkücü Hareketin etik değerlerini hatırlayalım. Lütfen Ülkücülük Hukukunun gereğini yerine getirelim. Unutmayalım ki, Ülkücü Ülkücünün kardeşidir. Her bir ülkücüye atılan iftira aynı zamanda Ülkücü Harekete atılan bir iftiradır. Ülkücünün şeref, haysiyet ve onuru evvela MHP’nin teminatı altındadır.

Biz, büyümeye ve zafer için uzun yollar yürümeye kararlıyız. Biz, zaferi ensesinden tutup, bir daha bırakmayacak olan Ülkücü ruhun taşıyıcılarıyız. Her Ülkücünün kucaklaştığı bir kurultay ve her insanımızın, hizmetinden emin olacağı bir iktidar vadediyoruz.

Herkese ilan ederiz ki; “Ülkücü Hareket Engellenemez...”

MHP, şehitleri ve gazileri olan bir davanın takipçisi, geçmişe vefa duyanların, geleceği milliyetçilik ekseninde inşa edenlerin bir arada olduğu, GAZİ BİR PARTİDİR.

“Yolumuz Hak Yolu, Hakikat Yoludur...”

Hareketimizi etkisizleştirerek, başarısızlığı yöneticilerin yetersizliği yerine Türk Milliyetçiliği fikriyatına ve Tür Milletine yüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Kendi Ülküdaşlarımıza hesap sormaya değil; hakkımız olan zaferi birlik ve dirlik ruhuyla, kurultaylarda ant içerek almaya talibiz. Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in ifadesiyle “Yolumuz Hak yolu, hakikat yoludur...”

“Namus Sözümüzdür”

Cenab-ı Allah’ın kudretine inandığımız gibi, bizi muzaffer edeceğine de inanıyoruz. Bugünden tezi yok, 2019 seçimlerinden başlayarak gireceğimiz her yarışın galibi, biz olacağız... Ülkücülerin boynunu büktürmeyecek, camiamıza zafer sevinçleri yaşatacağız!

Bu da bizim Ülküdaşlarımıza, bu davaya gönül verenlere ve desteğini her düzeyde  esirgemeyenlere namus sözümüzdür.

Biz, Ülkücüyüz… Derman bekleyen dertlerimiz artmıştır. Gövdemizi, taşın altına koyma zamanıdır. Allah’ın izni ve inayetiyle, tek bir şeyin değişmesiyle; Ülkücü hareketin ve MHP’nin bir başarı hareketi olduğuna, dost ve düşman herkes şahit olacaktır.

Her türlü engellemeye rağmen; çözüm, hangi şart altında olursa olsun dava arkadaşlarımızın samimiyetinde ve gayretinde saklıdır. Her Türk’te saklı olan cevheri ve manevi kudreti açığa çıkaracak olan, zafer yolculuğu için, ilk adımımızı atıyor, kutlu yürüyüşümüzü heyecan ve inançla ‘Bismillah…’ diyerek başlatıyoruz. İnanıyoruz ki; Allah’ın rızasını, Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in şefaatini, gazi Alperenlerin duasını umduğumuz bu yolda, Allah, bizimle beraberdir…

“Bu Gün Toplayacağımız Kurultay, Yarının İktidarını Hazırlayacaktır”

Sadece %10 barajını aşarak Mecliste grup kurmaya odaklanmış, zihninde tek başına iktidar hedefi bulunmayan bir liderlik anlayışının, Milliyetçi Hareketi ulaştıracağı haysiyetli bir yer, varacağı onurlu bir menzil olamaz.

Artık, Türk milliyetçilerini her geçen gün biraz daha umutsuzluğa ve çaresizliğe sürükleyen bu gidişe artık dur demeliyiz. 

Başarısızlıkları mazeretlendirip gizlemekten, sürekli halı altına süpürmekten vazgeçmeliyiz.

Kurultaylar, ülkücülerin her yandan toplanarak bir araya geldiği toy yerleridir. Bu manada kurultaylar iç muhasebeleşme, sorunlarla yüzleşme, yanlış ve noksanları tespit edip, geleceği yeniden inşa etme fırsatlarıdır.

Sayın Genel Başkan iradesini reddettiği bu vefakâr delegelerin daha 8 ay önce kendisini oy birliği ile Genel Başkan seçtiğini unutmamalıdır.

Sayın Bahçeli yeterli imza bulunsa bile, delegelerimizin Kurultay toplama iradesine saygı göstermeyeceğini, Partimizi kayyuma götüreceğini, hatta Genel Başkan Adaylarını kurultay salonuna sokmayacağını Meclis kürsüsünden bile ifade etmekten kaçınmamıştır.

Kendisini ülkücü iradenin getirdiğini ve ancak onun götürebileceğini ifade eden Sayın Bahçeli, kendisine zırh haline getirdiği Tüzüğün arkasına saklanmadan ülkücü iradeyi Kurultaya davet etmelidir.

Sayın Genel Başkan korkmadan, gocunmadan, gücenmeden hızla olağanüstü bir kurultay toplayıp sorunlarımızın serbestçe tartışılmasına, ülkücü iradenin özgürce tecelli etmesine fırsat vermelidir.

Sayın Genel Başkanı hukuka ve ülkücü iradeye saygı göstermeye davet ediyor ve bir çağrıda bulunuyorum.

Vakit geçirmeden Ülkücü iradeye yakışan bir olgunluk ile partimizi Olağanüstü Kurultaya götürmek için gerekli hazırlıkları başlatmalıdır.

Daha dün kendisini oy birliği ile Genel Başkan seçen bu delegasyona güvenmelidir.

Müzakere edilecek değerli fikirler ve alınacak kararlar MHP’nin yolunu aydınlatacaktır.

İçerisine düşürüldüğümüz karanlığı, karanlığa sabrederek değil, kurultayımızda yakacağımız bir ışıkla aydınlığa çevirebiliriz.

Sayın Bahçeli’nin 7 Haziran akşamı apar topar yaptığı seçim çağrısını aynı cesaretle Kurultay çağrısı için de yapmasını bekliyoruz.

Aksi halde 1 Kasımda harekete geçen dip dalgası giderek büyüyecek ve Türk Milliyetçiliği üzerinde telafisi imkânsız zararlara yol açacaktır.

Partimizi bir adım öteye götürmek için talip olan tüm ülkücülere bir ağabeyi, bir aksakal gibi eşit şartları hazırlamalıdır. Bu, hem ülküdaşlık hukukunun gereği ve hem de parti içi demokrasinin olmazsa olmazıdır. Bu siyasal olgunluğu gösterecek olan ve 18 yıldır partimize Genel Başkan olarak hizmet eden Sayın Devlet Bahçeli Ülkücü İrade tarafından bundan sonraki yaşamında Onursal Genel Başkanımız olarak kabul görecektir.

Sayın Bahçeli gereğini yapmazsa, ben ve arkadaşlarım kutsal davamızın şuur ve sorumluluğuna sahip birer Ülkücü ve MHP’li olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirme azim ve kararlılığındayız.

Parti Tüzüğümüzün hükümleri gereğince, MHP Olağanüstü Kurultayını toplamak üzere MHP delegasyonuna öncülük ederek noter imzalı kurultay taleplerini Partimiz Genel Merkezine sunacağız.

Bu Çağrı, Bozkurtların Diriliş Çağrısıdır!

Bugüne kadar MHP-nin onurlu bir mensubu olarak partimize ve davamıza zarar verecek en küçük bir davranışım söz konusu olmamıştır. Gerek halk nezdinde, gerek medyada ve gerekse TBMM çatısı altında partimize ve davamıza hizmet etmekten büyük şeref duydum.

Böyle olmasına rağmen her türlü hukuksuzluk yapılarak isnat ve iftiralarla partimizle olan hukuki bağım koparılmaya çalışıldı. Teşkilatlarımız baskı ve cebirle hukuksuz işlem yapmaya zorlandı. Tüm bunlara rağmen bir an olsun ne davamdan ne de partimden asla vazgeçmedim.

Bu gün de, bu süreçte ülkücü hareketin bize yüklediği hiçbir görevden kaçınmayacağımı ve tüzük kurultayı gerçekleştikten sonra da Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına aday olacağımı saygıyla bildiririm.

Dünyanın neresinde zulüm gören, eziyet çeken, kanı dökülen bir Türk varsa Yüce Rabbimden yar ve yardımcıları olmasını niyaz ederim.

Saygıdeğer basın mensupları, aziz dava arkadaşlarım,

Basın toplantımıza iştirak ettiğiniz için hepinize en içten şükranlarımı sunarım.

Bu çağrı, Bozkurtların diriliş çağrısıdır!

Zafer, inananlarındır.

Ne mutlu, Türk’üm diyene…”