Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov BM 73. Genel Kurulu vesilesiyle gittiği New-York’ta Ermenistan Dışişleri Bakanı Zohrab Mnatsakanyan ve AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanlarıyla bir araya geldi. Resmi açıklamaya göre 3 saatten fazla süren görüşmede Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sorununun çözümüne ilişkin ayrıntılılar konuşulmuş.
Eşbaşkanlar Ekim ayında bölgeyi ziyaret edeceklerini ve görüşmelerin sürdürüleceğini açıkladılar. Özellikle Ermenistan’daki yönetim değişiliği sonrasında, yeni yönetimin Karabağ sorunu ve Türkiye ile ilişkiler konusunda daha akılcı bir politika izleyeceği beklentisi oluşturulsa da şimdilik eski politikanın devam ettiği görülmektedir.
New-York’taki görüşme sonrasında da yine çözüme ilişkin beklentiler yükseltilmeye başlandı. Fakat her defasında bu tarz görüşmelerin ardından çözüme yönelik beklentiler artsa da pratikte ilerleme sağlanamıyor. Bunun temel nedenlerinden birisi hiç kuşkusuz Ermenistan’ın uzlaşmaz tavırlarıdır.
Fakat arabulucluk görevini üstlenen AGİT Misnk Grubu Eşbaşkanlarının uluslararası hukukun temel ilkelerinden ziyade savaşın ilk aşamasının sonunda ortaya çıkmış olan durumu temel almaya çalşmaları da çözümsüzlüğün devam etmesini sağlayan nedenlerden birisidir.
İşgalin sonuçlarına kısaca göz atacak olursak Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 1994 yılı itibariyle Ermenistan Azerbaycan topraklarının yaklaşık olarak %17’ni işgal etmiştir. Azerbaycan toplamda 20 bin şehit vermiş, 50 binin üzerinde insan yaralanmıştır. 51’i çocuk (17’si küçük yaşlı kız) olmak üzere 5 bine yakın Azerbaycan vatandaşı Ermenistan tarafından esir alınmış ve onların büyük çoğunluğundan halen haber alınamamaktadır. Esirlerden 86’sı kadın olmak üzere 451’inin Ermenistan tarafından katledildiği (bazısı organ kaçakçılığı amacıyla) tespit edilmiştir. 1 milyona yakın insan mülteci durumuna düşmüştür.
İşgal sırasında ve sonrasında 900’ün üzerinde yerleşim birimi yıkılmış, 4 bin 366 okul, kütüphane, müze, hastane, sağlık ocağı, kültür merkezi, anıt, tiyatro, sinema ve benzeri yer yıkılmış ve yakılmıştır. İşgalin Azerbaycan’a maliyeti yaklaşık olarak 60 milyar ABD Doları’na denk gelmektedir. Müzelerde sergilenen 40 binin üzerinde eser çalınmıştır. İşgalden önce, işgal sırasında ve sonrasında çok sayıda ormanlık alan kesilmiş veya yakılmıştır (konu Avrupa Konseyi ve BM kararlarına da yansımıştır). Çevresel açıdan bölge adeta felaket tablosunu andırıyor.
Ermenistan’ın işgalinden zarar gören, sadece toprakları işgal altında kalan Azerbaycan değil. Ermenistan’ın işgalleri kendi vatandaşları ve işgal altında tuttuğu bölgelerde yaşayan Ermeni kökenli Azerbaycan vatandaşları dâhil bölgenin tamamını olumsuz etkilemektedir. Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan topraklarının uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, yasa dışı yapılanmalar, terörist faaliyetler için kullanıldığı konusu sıkça gündeme gelmiştir.
Ermenistan işgali altındaki topraklarda adeta yapay bir yaşam sürdüğü, insanların orada zorla tutuldukları Ermenistan basınında bile gündeme gelmektedir. Diasporadan toplanan paralarla gerçekleştirilen onca teşviklere rağmen yine işgal altındaki bölgelerde kimse yaşamak istemeyince Ermenistan yönetiminin mahkûmları bölgeye taşıma politikası uygulamaya çalışması da yine Ermenistan iç politikasında tartışma konusu olmuştur. Ermenistan ordusunun askerlerini yasa dışı bir biçimde bölgeye yerleştirmiş olmaları da kendi askerlerine uyguladıkları işkence olayları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne dava konusu olarak taşınınca kamuoyuna yansıyor.
Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarında tam anlamıyla bir kültürel soykırım gerçekleştirmektedir. Ermenistan ordusu işgal altında tuttuğu topraklardaki Alban ve İslam mimari yapıtlarını yok etmektedir. UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’ne tarihi mimarlık korusu olarak da giren tarihi Azerbaycan kenti Şuşa Ermenistan askeri birlikleri ve onlara katılan bazı Azerbaycan vatandaşı Ermenilerden oluşan çeteler tarafından neredeyse tamamen dağıtılmıştır.
Burada mevcut olan Ermeni gelenekleri ve örf adetleri ile alakasız camiler, 18.-19. yüzyıla ait evler, sivil ve savunma amaçlı yapılar, mimari başyapıtlar yıkılmıştır. Yıkılmış sayısız cami arasında Azerbaycan’ın önemli mimarlarından biri olan Kerbelayi Sefihan Garabaği tarafından inşa edilen camiler, köprüler, hamamlar, anıt yapılar, 12.-13. yüzyıllara ait Melik Ejder, 13. yüzyıla ait Şeyh Babain, 14. yüzyıla ait Mir Ali, 14. yüzyıla ait Haçın Dorbatlı, 17. yüzyıla ait Penah Han Türbeleri ve diğerleri de yer almaktadır. Azerbaycanlıların mezarlıkları da eşi görülmemiş saldırılara maruz kalmıştır.
Örneğin, Şuşa rayonunda işgalden önce 21 mezarlık mevcuttu. Onların büyük bir kısmı tamamen yok edilmiş, bazıları ise içler acısı durumdadır. Şuşa’daki 2 büyük Azerbaycanlı mezarlığı (“Mirza Hasan” ve “Mir Faseh” mezarlıkları) ile Şuşa kentinin merkezindeki eski Yukarı Gövher-Ağa ve Aşağı Gövher-Ağa camileri çevresindeki mezarlıklar işgalin ardından yok edilmiştir. Gaybalı, Guşçular, Zarıflı, Sefi Hanlar, Helfeli, Hanalı, Guşçu ve diğer köylerde de eski dönemlere ait mezarlıklar bulunmaktaydı.
Karabağ’daki tüm camilerin çevresinde, Karabağ’ın sembolü olan ünlü Cıdır Düzü ovasında, Molla Penah Vagif’in Türbesi çevresinde, Şuşa kentinin ovalık bölümünde Azerbaycanlılara ait mezarlıklar mevcuttu. Ama bunların hepsi işgalin ardından ya yok edilmiş ya da ciddi derecede tahrip edilmiştir.
Azerbaycan yönetimi, Ermenistan tarafından işgal edilmiş Azerbaycan topraklarında Azerbaycan halkının kültürel ve tarihi mirasının tahrip ve yok edilmesine ilişkin gerçeklikleri uluslararası kamuoyu ile paylaşmak amacıyla etkili faaliyetlerini sürdürmektedir. Bölgeye yönelik çalışmalar yapan uluslararası kuruluşlar ve uzmanlar da Dağlık Karabağ ve çevre ilçelerde Azerbaycan (Müslüman) mezarlıklarının, cami ve türbelerin yok edildiğini doğrulamaktadırlar.
İşgalin sona erdirilmesi işgalin doğurduğu sonuçları hiç kuşkusuz ki, tamamen ortadan kaldıramayacaktır. Fakat en azından Kafkasya’yı “çatıştma ve göz yaşı” bölgesi değil, barış ve refah bölgesi yapmak için bu şarttır.
Adaletin yerini bulması, sorunun kalıcı çözümü ve bölgede genel anlamda barışın kalıcı tesisi için arabulucuların daha kararlı davranmaları, çözüm için planlar önerirken uluslararası hukukun temel ilkelerini temel almaları gerekmektedir./medyaanalitik/