Geçtiğimiz hafta sonu 20 Haziran’da, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Ermenistan’da şimdiye kadar devlet yönetiminde görev almış neredeyse tüm liderlerin aday olduğu bir seçim süreci yaşandı. Ermenistan’da erken seçim süreci Nisan ayında Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifasıyla başlamıştı. Karabağ Savaşı’nın ardından ülkede siyasi bir kriz meydana gelmiş, Paşinyan bu krizi sonlandırmak için Nisan 2021’de görevinden istifa etmişti. Ülkede Karabağ Savaşı ve sonrasında imzalanan 10 Kasım Mutabakatıyla yaşanan gerginlikler ve toplumun gidişattan duyduğu rahatsızlık Paşinyan’ın istifasıyla son bulmuştu. Sandıktan çıkan sonuç ise Ermenistan’da halkın artık ülkede barış ve huzura olan ihtiyacının önemli bir göstergesi oldu.
Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl yaşanan Karabağ Savaşı’nda Ermenistan ciddi askerî kayıplar verdi ve bu durum toplumda büyük tepkilere sebep oldu. Savaşın ardından varılan mutabakat ise Ermenistan’da ipleri koparma noktasına getirdi ve ülkede protestolar uzun süre devam etti. Protestoların ardından yaşanan darbe girişimi ve Paşinyan ile muhalefet arasındaki gerginlik hem içeride hem de dışarıda günlerce yankılandı ve Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan’ın da kendisini yalnız bırakmasıyla Paşinyan, istifa etmek zorunda kaldı. Bu süreçte her ne kadar Paşinyan Batılı devletlerden ve Rusya’dan beklediği desteği görememiş olsa da 24 Nisan’da ABD’nin 1915 Olaylarıyla ilgili almış olduğu sözde soykırım kararı ülkede adeta Karabağ hezimetinin ardından bir zafer olarak kabul edildi.
Seçime katılan partiler ve kesin olmayan seçim sonuçları
Ermenistan’da 20 Haziran’da yapılan seçimlerde 26 siyasi parti yarıştı ve seçimler başta Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Parlamentolar Arası Asamblesi olmak üzere birçok uluslararası gözlemci tarafından yakından takip edildi. Karabağ Klanı olarak da bilinen eski Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan’ın seçimlerde yeniden aday olmaları nedeniyle oldukça çekişmeli bir seçim süreci yaşandı. Özellikle Koçaryan’ın Karabağ konusunda Paşinyan’a yönelik esir askerlerle ilgili gündeme getirdiği hususlar gerginliği tırmandırdı. Paşinyan ise Koçaryan’ın bu çıkışı karşısında “Ermeni esir askerler karşılığında oğlumu takas olarak vermeye hazırım” diyerek Koçaryan’a meydan okumuştu.
Seçimlere katılım oranı daha önceki seçimlerdeki rakamlarla benzer oranda oldu. Ermenistan’da 2,5 milyon seçmenin kayıtlı olduğu Haziran genel seçimlerine katılım yüzde 49,4 olarak kayıtlara geçti. Paşinyan önderliğindeki Sivil Sözleşme Partisi oyların yüzde 53,92’sini aldı ve rakibi Koçaryan’ın önderliğindeki Ermenistan İttifakı’na büyük bir fark attı. Merkez Seçim Komisyonu’nun ön açıklamalarına göre, yeni mecliste Sivil Sözleşme Partisi anayasal çoğunluğa sahip olacağı için hükümet de Paşinyan başkanlığında kurulacak. Paşinyan Twitter hesabından yaptığı açıklamada 105 koltuktan en az 71’ini aldığını ve hükümeti kuracağını şimdiden beyan etti.
Rusya’nın desteklediği Robert Koçaryan ise seçime Ermenistan İttifakı adı altında girdi ve oyların 21,1’ini alarak Paşinyan’ın ardından ikinci sırada yer aldı. Seçim sonuçlarına itiraz eden Koçaryan’ın temel argümanı, ülkede yaşananlarla seçim sonuçlarının birbiriyle örtüşmediği ve seçim sürecinde çok sayıda usulsüzlük yapıldığı yönünde. Bu nedenle Ermenistan İttifakı resmî sonuçlar ilan edilinceye kadar sonucu kabul etmeyeceklerini açıkladı. Koçaryan önderliğindeki muhalefetin yenilgiyi kabul etmeyerek kendilerine destek verenleri sokağa dökme ihtimali de bulunuyor. Bu açıdan aslında ülkenin Koçaryan ve Paşinyan yanlıları olarak ikiye bölündüğünü söylemek mümkün. Rusya Ermenileri Birliği de Koçaryan’la benzer şekilde seçim sonuçlarına itiraz edenler arasında yer aldı. Ermenistan Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Edgar Ghazaryan ise seçimlerle ilgili kullandığı ifadelerle Koçaryan’ı adeta destekledi. Ghazaryan Ermenistan’da seçimlerin hiçbir zaman iktidarı devretmek için yapılmadığını, aksine iktidarı korumak için yapıldığını ifade ederek sonucun zaten belli olduğunu ima etti.
Bu gelişmeler ışığında seçim sonuçlarının kısa ve uzun vadede bazı yansımalarının olacağı öngörülebilir. Öncelikle Rusya’nın desteklediği ve daha önce yolsuzluklarla gündeme gelen Koçaryan’ın seçimin ardından hemen sonuçlara itiraz etmesi ve sonuçları kabul etmediklerini açıklaması bu süreçte muhalefetin geri adım atmayacağının sinyallerini veriyor. Bu nedenle Koçaryan ve Sarkisyan önderliğinde Erivan’da seçim sonuçlarına itiraz gösterileri başlayabilir.
Seçimlerde Serj Sarkisyan önderliğindeki Onurum Var İttifakı ise yüzde 5,23 oy aldı. Levon Ter Petrosyan ise Ermeni Ulusal Kongresi İttifakı ile seçimlere katıldı. Seçimde ayrıca daha önce istihbarat şefi olarak da görev yapan Arthur Vanetsyan da yer aldı. Seçimde diğer partiler Müreffeh Ermenistan yüzde 3,96, Cumhuriyet Partisi yüzde 3,04, Ermeni Ulusal Kongresi yüzde 1,54, Parlak Ermenistan Partisi de 1,22 oranında oy aldı.
Seçim sonuçları nasıl yorumlanmalı?
Ermenistan’da halk artık savaş değil barış ve huzur istediğini sandıkta gösterdi. Paşinyan’ın yoğun olarak oy aldığı yerler arasında daha çok uzak bölgeler bulunurken Koçaryan ise en fazla oyu merkezden aldı. Bu durum aslında Paşinyan’ın arkasındaki desteğin hangi kitlelerden oluştuğunu göstermesi açısından önemli. Bu seçim ayrıca 10 Kasım Mutabakatı açısından da oldukça mühim. Özellikle bu mutabakatı imzalayan bir liderin seçimden galip çıkması bölgeye barış ve huzurun gelmesi açısından da önem arz ediyor.
Konuya bölgesel ve küresel ölçekte bakıldığında Rusya’nın desteklediği Koçaryan’ın beklediği gibi bir sonucun çıkmamış olması aslında Karabağ Klanı olarak bilinen ekibin artık eskisi kadar Ermenistan’da etkili olamadığını gösteriyor. Sonuçlar aynı zamanda Ermeni toplumunun artık Ermeni milliyetçiliğine müstenit düşünce yapısına sahip bir yönetime sıcak bakmadığının da sinyallerini vermiş oldu. Fakat Ermenistan’da Paşinyan’ı güçlü bir muhalefetin de beklediği unutulmamalı. Ermenistan’da seçim sonuçlarıyla ilgili ilk kutlamanın Kremlin’den gelmiş olması ise Rusya’nın Ermenistan’la olan ilişkilerinde denge ve yakınlık gözettiğini bir kez daha gösterdi.
Sonuç olarak seçim sonuçlarıyla ilgili muhalefet ve Rusya’daki Ermeni diasporası tarafından usulsüzlükler olduğu dile getirilse de ilerleyen günlerde bu konuda uluslararası gözlemcilerin yayınlayacakları raporların dikkate alınmasında yarar var. Nitekim Rusya’daki Ermeni diasporasının Koçaryan’ı ciddi anlamda desteklediği ve bu yönüyle Batı’daki Ermeni diaspora yapılarından farklı bir özellik taşıdığının da hatırlanması gerekiyor.
Paşinyan, güçlenerek çıktığı Haziran seçimlerinin ardından ülkesinin rotasını başta Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) olmak üzere Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) gibi uluslararası yapılarla olan ilişkilere döndüreceği ve ilişkileri ilerleteceğinin de sinyallerini vermekte. Bu nedenle Ermenistan’da parlamento seçimlerinin ardından bir sonraki adımın iç siyasi düzenin kurulması ve ardından Altılı Platform Önerisinin değerlendirilmesi olacaktır.
Seçim sonuçları bölgeye ne getirir?
Seçim hem Güney Kafkasya özelinde hem de bölge genelinde huzur, barış ve istikrar getirme potansiyeli içeriyor. Bu konuda Türkiye daha önce Altılı Platform Önerisi ile bu işbirliğine hazır olduğunu Bakü’de dile getirdi. Benzer şekilde Azerbaycan da bu konuda gerekli adımları atmaya hazır olduğunu birçok kez ifade etti. Bu nedenle aslında bir bakıma Ermenistan genel seçimlerinde 10 Kasım Mutabakatını imzalayan bir liderin görevde kalmış olması antlaşmanın devamlılığı açısından da hayli önemli.
Seçimin bölgeye bir diğer etkisi de Ermenistan merkezli. Ermenistan’da halk artık savaşın sona ermesi ve hayatın normalleşmesini bekliyor. Hem Karabağ’da yaşananlar hem de Kovid-19 pandemi sürecinin ülkede başarılı bir şekilde yönetilememiş olması zaten ekonomik darboğazda olan ülkeyi olumsuz etkiledi. Bu nedenle Paşinyan önümüzdeki süreçte artık elini daha da güçlendirmiş bir lider olarak ülkesini kalkındırmak adına daha hızlı adımlar atabilir. Bu adımlar sadece Karabağ konusunda değil, artık Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de atılabilir. Bu sorunun çözüme kavuşması hem Ermenistan hem de bölgesel açıdan başta Güney Kafkasya olmak üzere bölgesel ve küresel ölçekte pozitif bir iklim yaratacaktır.
Paşinyan’ı önümüzdeki günlerde yoğun bir gündem bekliyor olacak. Rusya’nın da ilerleyen dönemlerde bölgede oluşturulacak barış ve istikrara katkı sunma konusunda istekli olduğu bir döneme girilmiş durumda. Bu dönemin sinyalleri aslında Karabağ Savaşı sırasında Rusya’nın Ermenistan’a yönelik politikalarında hissedilmeye başlamıştı. İskender füzeleriyle ilgili fikir ayrılıkları gündeme gelmiş olsa da Rusya’nın bölgede artık istikrardan yana bir tavır içine girdiği görülüyor. Bu noktada hem Rusya hem de Türkiye’nin bölgeye yönelik adımları göz önünde bulundurulduğunda, her iki ülkenin de Ermenistan’ın barışçıl bir politika izleyerek bölgeye entegre olmasına sıcak baktığı ifade edilebilir.
Seçim öncesi Paşinyan’ın sıkça “Türk yanlısı” olarak suçlanması ve Ermenistan’da darbe girişimi sırasında Türkiye’nin yaptığı ılımlı açıklamalar da göz önünde bulundurulduğunda iki ülke arasında ilişkilerin normalleşmesi için uygun bir zeminin oluşmaya başladığı da söylenebilir. Bu noktada Paşinyan’ın hem kendi halkının kaderi açısından hem de bölgesel barış ve istikrar için bir an önce dış politikada önemli adımlar atması bekleniyor. Paşinyan Karabağ konusunda bir hezimet yaşamış olsa da Haziran seçimleriyle birlikte ülkede Karabağ hususunda halka vaatlerde bulunarak oy devşirme sürecini de sonlandırmış oldu.
Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş
Ankara Üniversitesi öğretim üyesidir
|