Yolun başında olmasına rağmen Azerbaycanlı, İranlı ve Türk müzisyenlerden oluşan No Land, dikkat çekmeyi başardı. Grubun genç üyeleri, isimlerinden hareketle, “Bize her yer gurbet” diyorlar
*No Land’in hikâyesinden başlayalım. Grup nasıl kuruldu?
Kamil Hajiyev: Azerbaycan’ın geleneksel müziklerini icra eden bir grubumuz vardı. Akif’le No Land gibi bir grup kuralım istedik. Önceden başka bir projemiz vardı. Sonra Sahand Lesani ile tanıştık. Grup güçlendi, daha sonra bas gitarist Çağatay Vural aramıza katıldı ve grup hızla genişlemeye başladı.
Mehmet Akif Ersoy: Kamil’le Serbest Radikaller adlı bir grupta çalıyorduk. Ama hep kendi grubumuzu kurmak gerektiğini düşünüyorduk. Benim İstanbul’da olmadığım dönem, Kamil ve Sahand birlikte çalışmaya başlamışlar. Ben İstanbul’a gelince, onlara dâhil oldum.
MOLEKÜLER BİYOLOJİYİ BIRAKTI
*Kamil, senin Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelişin nasıl oldu?
Kamil Hajiyev: İstanbul’a, 2006’da moleküler biyoloji ve genetik okumaya geldim. Müzikle birlikte okumaya çalıştım, yürümedi. Sonra sadece müzikte yürümenin doğru olduğunu düşündüm. Kurduğumuz o hayali, son iki yıldır da yaşıyoruz. Zira o süreçte farklı tarzda müzikler de yaptık, rock’tan geleneksel müziğe kadar.
*Grubun solisti olarak keman da çalıyorsun…
Kamil Hajiyev: Doğru. Keman çalmayı, 10 yaşında Azerbaycan’da gittiğim müzik okulunda öğrendim. Azerbaycan’da aynı anda hem müzik okuluna hem de örgün eğitime devam edebiliyorsun. Okulumun ağırlığı artınca, müzikle ilgilenemez oldum. İstanbul’a geldikten sonra, müziğe daha fazla ilgi duymaya başladım.
*Hem keman çalıp, hem de solist olmak zor mu?
Kamil Hajiyev: Vokale artı yönde etki ediyor, keman çalmak. Kemanın nağmeleri, titreşimler, vokal yapısını çok yönlendiriyor. Bu zamanla yerleşiyor.
HERKES GEÇMİŞİNİ GRUBA GETİRİYOR
*‘No Land’in adı, ‘yersiz, yurtsuz’ olmaya, haymatlosluğa bir atıf mı?
Kamil Hajiyev: Grubumuz çok kalabalık ama beklentilerimiz, düşüncelerimiz çok fazla örtüşüyor. Bu duygulardan birisi de kendimizi herhangi bir yere ait hissetmemek. Nereye gitsek yabancı geliyor! O yüzden bize her yer gurbet! Grubun adı, Sahand’dan çıktı. Bize çok uyuyordu.
*Müziğiniz de tam bir füzyon müziği. Etkilenime çok açık. Adınızla birebir örtüşüyor…
Kamil Hajiyev: Müzik hayatın içinde var. Kendimizi en iyi ifade edebildiğimiz alan da bu.
Mehmet Akif Ersoy: Yaptığımız müzik, hepimizin ruh halini anlatıyor. Herkes bir birikimle geliyor gruba. 7 kişiyiz ve bizi bir arada tutan, herkesin kendi geçmişinden getirdiklerini koyabilmesi.
SOFAR SOUNDS’TA KEŞFEDİLDİK
*Sahand sen de İranlı bir müzisyensin… Sen nasıl tanıştın grupla?
Sahand Lesani: İstanbul’daki üçüncü senemde, İngilizce kursuna gidiyordum. Kamil’le orada beraberdik. Kafalarımız uyuyordu, birlikte müzik yapmaya karar verdik. Kamil’in özgüveni benden daha yüksek. Benim ilk grubum No Land.
*Müziğinizde kimlerden etkileniyorsunuz en çok?
Kamil Hajiyev: Bir türden bahsedemeyiz. Ya da adlandıramıyoruz. İçerisinde cazı da, folklorik müziği de barındıran bir türden yanayız. The Cinematic Orchestra grubunu çok seviyoruz. Türkiye’de bizi umutlandıran Gevende, Grup 123 gibi gruplar var. Underground gruplar var. İstanbul Sofar Sounds diye bir proje var. Eda Demir bu festivalde çok iyi gruplar yakalıyor. Bizi de bu şekilde keşfedip dinleyiciyle buluşturdular.
BU MÜZİK SABIR İSTER!
*Vokal anlamda Azerbaycanlı yönünü çok güçlü katabiliyorsun gruba.
Kamil Hajiyev: Tabii. Bunu biz yapabiliyorsak, herkes yapabilir. Sadece buna odaklanmak gerekiyor. Keşif, heyecan ve sabır… Keşke herkes kendini keşfedebilse. Hemen sonuç beklememek gerekiyor.
*Kaç konser yaptınız?
Kamil Hajiyev: En büyük konserimiz İKSV Salon’da oldu. Yeni sezonda da çıkmamızı istediler.
*Albüm?
Kamil Hajiyev: Albüm henüz nasip olmadı. Biz canlı kayıt yapmak istiyoruz. Canlı çalarken o samimiyetle sohbetimizi de yapabiliyoruz. Aksi halde robotlaşıyoruz. O canlılık hoşumuza gidiyor.
ALBÜM iŞi KOLAY ZOR OLAN SAHNE
*Albüm ne zaman gelecek?
Mehmet Akif Ersoy: Bir albüm önceliğimiz yok. Öncelikle birkaç şehirde konserler verip, kendi adımızı duyurmak istiyoruz. Azerbaycan da gitmek istediğimiz yerlerden birisi. Festivallerde çalmak da önceliklerimiz arasında.
Kamil Hajiyev: Şu anda daha fazla sahneye çıkmaya ihtiyacımız var. En büyük eksiğimiz, o. Bir yıl içinde 20’ye yakın beste yaptık. Bunları artık icra etmek istiyoruz. Albüm işin kolay tarafı, şarkıları öldürmek biraz da. Albüm çocuk gibi. Geriye baktığımızda utanmamalıyız. Bu yüzden acelemiz yok. Şu anda bir prodüktöre de çok ihtiyacımız var.
iRAN’DA UNDERGROUND GRUP FAZLA
*7 kişilik bir grupta iletişim zor olmuyor mu?
Kamil Hajiyev: Gerçekten de zor oluyor ama anlayış ve dostluk bağı ne kadar güçlüyse o kadar da saygı oluyor aramızda. Ara ara gerginlikler yaşıyoruz ama önemli olan bunu unutabilmek. Kavga etsek bile 40 dakika sonra, hiçbir şey yokmuş gibi sarılabiliyoruz.
*Sahand, elektro gitar çalıyorsun. İran gibi kapalı bir toplumda rock müziğin gidişatını nasıl yorumluyorsun?
Sahand Lesani: Devrimden sonra, devletin rock müziği sevdiğini pek söyleyemeyiz. Ama konserler yapılıyor. Rock gruplarının sayısı hiç de az değil. Özelikle de underground grupların… Ama sözlere çok dikkat ediliyor.
*Dinleyici kitlesi?
Sahand Lesani: Özellikle Youtube sayesinde her gruba erişebiliyorsun ama İran’da ciddi bir motivasyon eksikliği var. Mesela ben şimdi İran’a dönsem, öğretmenlik dışında yapabileceğim başka bir işim yok. Türkiye’de de bizim tarzımızda müzik biraz zor ilerliyor. Dinleyen çok fazla insan yok, bu bir gerçek.
Bir bar grubu da değiliz. Sahne almak zor, dolayısıyla. İran’da bu daha da zorlaşıyor. İran’da da bir sürü kişi siyasi nedenlerle çalışamıyor. Mesela benim Bahai bir arkadaşım vardı, etnik yapısı nedeniyle bir sürü yerde çalamıyordu. Çok takıntılılar ama bütün bunlara rağmen İran iyi gidiyor.
|