Avusturya’nın başkenti Viyana 24 Şubat’ta ikinci Türkiye-Ermenistan görüşmelerine ev sahipliği yapacak. Daha önce Viyana’da Türk-Ermeni tarihçilerden oluşan Türk-Ermeni Platformu (VAT) oluşturulmuş ve ilk toplantı 2004’te yapılmıştı. Daha sonra her iki ülke tarihçileri tarafından 80 adet belge değişimi için bir mutabakata varılmıştı.
2005 yılında ikincisi yapılması planlanan toplantıda ise tarafların 80 adet belgeyi söz konusu platforma sunmaları ve belge değişiminin bu platform aracılığıyla yapılması bekleniyordu. Ancak Ermeni tarafının ikinci toplantıya kararlaştırılan belgeleri göndermemesi nedeniyle 2005 yılında bu platform lağvedilmişti. Viyana’daki bu platform iki tarafın uzun bir aradan sonra ilk kez uzlaşmaya yaklaştıkları önemli bir fırsat olsa da bir sonuca ulaşılamamıştı.
Görüşmelerin kamuoyuna yansımaları
Viyana’da düzenlenecek ikinci toplantı öncesi gözler yeniden iki ülke kamuoyuna çevrilmiş durumda. Toplantının içeriğine dair henüz net bilgiler olmasa da tarafların belirli bir yol haritası çerçevesinde kararlı adımlarla ilerlediği söylenebilir.
Türkiye-Ermenistan görüşmelerinde ikinci toplantının Ankara veya Erivan’da yapılması yönünde bir beklenti hakimdi. Ancak Erivan’ın Viyana önerisine Türkiye’nin sıcak bakması, Türkiye’nin çözüme odaklandığını gösteriyor. Ermenistan’ın görüşmeler için Moskova ve Viyana’yı tercih etmiş olması hem Rusya hem de Batı ülkelerinin desteğini elde etme arzularından kaynaklanıyor olabilir.
Görüşmelerin Viyana’da yapılmasına Ermenistan kamuoyunun olumlu yaklaştığını söylemek mümkün. Öte yandan Ermeni kamuoyunun görüşmelerden beklentisi büyük oranda ticaretle ilgili. Bu nedenle Viyana’daki görüşmelerde bu kez ticari konuların ön planda olması bekleniyor.
Kazan-kazan ilkesine göre hareket ediliyor
Bilindiği üzere, 2020 yılında Azerbaycan’ın 44 günlük Karabağ zaferinin bölgesel ve küresel çapta önemli yansımaları olmuştu. Bunlardan bir tanesi de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde başlayan yeni normalleşme süreciydi. 44 günlük zaferin ardından Türkiye’nin Azerbaycan’la eşgüdümlü başlattığı normalleşme süreci kapsamında iki ülke arasında birtakım adımlar atıldı ve bu adımlar eş zamanlı halen devam ediyor. Bu adımlar kapsamında Ermenistan tarafı uzun süredir devam ettirdiği Türk mallarına yönelik ambargoya son verirken, Türk tarafı ise karşılıklı uçak seferleriyle önemli bir süreci başlatmış oldu. İki ülke tarafından atılan güven arttırıcı adımlar kapsamında haftada üçer uçuşla bu süreç 2 Şubat itibarıyla pozitif bir şekilde hayata geçirildi.
Aracısız başlayan yeni dönemde ilk toplantı Ermenistan’ın talebi üzerine Moskova’da yapılmıştı. Bir ay aranın ardından Viyana’da yeniden bir araya gelinecek olması, görüşmelerin bundan sonraki süreçte de aynı sıklıkla devam edeceğinin göstergesi. Bu da tarafların belirli bir yol haritasına göre hareket ettiğini ve kazan-kazan ilkesinin esas alındığına işaret ediyor.
İkili görüşmelerde tarafların resmi açıklamalarında ortak dil kullanmaları sürecin sorunsuz devam ettiğini gösteriyor. Açıklamaların kısa, öz ve benzer içerikli olması ise tarafların en azından şimdilik yol haritasında hemfikir olduklarını gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın istifası
Öte yandan, görüşme öncesi Erivan’dan gelen istifa haberleri Ermenistan’da normalleşme sürecini sekteye uğratabilecek ciddi bir potansiyelin hala var olduğunu gösteriyor. Bu kapsamda Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın 23 Ocak’taki istifası iki farklı şekilde yorumlanabilir. Birincisi Sarkisyan, Türkiye-Ermenistan normalleşme kapsamında ilerleyen zamanlarda pek çok belge veya antlaşmanın imza sürecinde yer almak istemiyor olabilir. İkincisi, Ermenistan içinde Karabağ Klanı olarak bilinen ve Türkiye ile normalleşmeye karşı çıkan bazı muhalif grupların etkisi nedeniyle olabilir.
Bunların yanı sıra diaspora faktörünün etkisi unutulmamalı. Bu neden Sarkisyan’ın yerine göreve gelecek yeni Cumhurbaşkanı adayının Paşinyan yönetimiyle uyumlu hareket edebilmesi Ermenistan'ın iç ve dış politikaları açısından büyük önem taşıyor.
Azerbaycan-Ermenistan boyutu
Türkiye’nin aracısız yeni dönemi Azerbaycan’la koordineli şekilde ilerletiyor olması, Türkiye-Ermenistan kadar Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin de bu süreçte normalleşmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu hususta Azerbaycan ile Ermenistan arasında başta Yersakh-Megri demiryolu olmak üzere demiryollarının restorasyonu konusunda bir çalışma grubunun görevlendirilmesi önemli. Ayrıca Ermenistan, Azerbaycan ve Fransa’nın da yer aldığı üçlü görüşmeler, Azerbaycan’ın Ermeni askerleri iadesi ve Ermenistan’ın Bakü’ye sunduğu taahhütler de Erivan-Bakü arasındaki görüşme trafiğinin sağlıklı bir şekilde devam ettiğinin işareti.
Azerbaycan’a Batı dünyasının ilgisi de giderek artıyor. Son olarak destek paketi çerçevesinde Avrupa Birliği (AB) Bakü’ye 2 milyar Avro tutarında bir destek vermeyi kararlaştırdı. Bunun yanı sıra AB, Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan bölgelerine yönelik bir takım onarım projelerine destek vermeye hazır olduğunu beyan etti. Bu da Bakü’yle ilişkilere özel bir önem verildiğinin göstergesi. Bu tutumu son dönemde Rusya-Ukrayna kriziyle artan enerji konusundaki yeni arayışlar kapsamında değerlendirmek mümkün. Bu da Azerbaycan’ın özellikle enerji ve ulaşım açısından ne kadar stratejik bir konumda bulunduğunu gösteriyor.
Antalya Diplomasi Forumu milat olabilir
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11-13 Mart 2022’de Antalya’da düzenlenecek Antalya Diplomasi Forumu’na Ermeni mevkidaşı Ararat Mirzoyan ile Özel Temsilci Ruben Rubinyan’ı davet ettiklerini beyan etmişti. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ise 25 Ocak’ta konuyla ilgili Erivan’ın bu davete sıcak baktığını açıklamıştı. Paşinyan ayrıca Antalya Diplomasi Forumu’nda Azerbaycan’la da görüşebilecekleri için bu görüşmenin güven artırıcı adımların devamı mahiyetinde olabileceğine dikkat çekti.
Ancak Ermenistan parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Eduard Aghajanyan, Erivan’ın Foruma katılım konusunu henüz netleştirmediklerini açıkladı. Mirzoyan ise Viyana’da gerçekleştirilecek görüşmelerin seyrinin Erivan’ın Foruma katılıp katılmayacağında belirleyici olacağını ifade etti. Bu durum Erivan’da bu konuda halen bir fikir birliğinin oluşmadığını gösteriyor.
Sonuç olarak, yeni dönemde Ermenistan tarafı iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi konusunda geçmişe kıyasla daha hızlı hareket ediyor. Türkiye’nin Moskova ve Viyana’da görüşülmesine yeşil ışık yakması da bir özgüven göstergesi. Öte yandan Ukrayna kriziyle ayyuka çıkan küresel kutuplaşma temayülünün Kafkasya’da yansımaları olabilir. Bu kapsamda Çin ve Rusya ile ABD ve Batı bloku arasında Kafkasya’nın bir mücadele alanına dönüşme ihtimali göz ardı edilmemeli.
[Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesidir]
|